
Seninle konuşmak istediğim şeyler var.
Bir İstanbul akşamı vaktinde,
Karşında oturabilmek de buna dahil.
Uzun zamandır yağmıyor yağmur Gümüşhane’de.
Şehire bindirdiğim yorgunluk ağırlığının dönüşünü,
Henüz alamadım.
Fabrikalar sebebidir ki,
Toz yağmurları ile boyanan cezaevi çatıları,
Temizlenemedi aylardır.
Ruhumda bir getirisi onun yanında.
Seninle konuşmak istediğim şeyler var.
Günün son saatlerinde,
Bir sokak lambasının altında gerçekleşen,
Veda sarılmaları da,
Buna dahil.
Henüz çiçek açabilme rehavetine sahip bir toprağa,
Ayak basmadım burada.
Güzelliğini anımsatabilecek bir olgusu yok bu tabiatın.
Cansız ve yapraksız ağaçlarında sallanan urganlar,
Bir parçası olmuş manzaraların.
Anormalliği yok ölüm çağrılarının.
Her şey normal.
Seninle konuşmak istediğim şeyler var.
Kış mevsiminin ortasında,
Gözlerinde doğup yetişen kardelen çiçeğini izlemek de,
Buna dahil.
Gökyüzünü izlemek,
Yerin altına inmekten daha zor burada.
Oysa senin yanında,
Gözlerinin içidir dünyanın gök mavisi.
Anlatsan dahi,
Bilmezler burada aşkın tarifini.
Seninle konuşmak istediğim şeyler var.
Bütün bir dünya doğası birleşse dahi,
İçime veremeyeceği huzuru,
Boynundan,
Saçlarından almak da buna dahil,
Eli kalem tutabilenlerin,
Sevdaya dair mısraların altını çizebileceğine,
İnanmıyorum burada.
Tanrı bu şehri günü geldiğinde yok edebilmek için,
Dizmiş en keskin tepelerine dağları ve kayaları.
Buranın ölüm feryatları arasında,
İnleyecek kavuştuğumuz şarkılar dünyayı.
Sana sarılabildiğim günlerin mahmur sabahlarını,
Yağmurlarla yaşayacağım burada.
Seninle konuşmak istediğim şeyler var.
Elin elimde gezdiğin bütün sokaklarda,
Gül yüzünden eksilmeyen tebessümün de,
Buna dahil.
Güzel sevgilim,
Can yoldaşım,
Bu kar tanelerin düşüşü kadar ağır bir zamanda,
Düşecek saçlarına aklar.
Ben ise,
Tebessümün ile ihtiyarlaşmanın çayını bir gün,
İçeceğim memleketinde.
Sen unut bu şehri, bu ırakları da.
Gelmez elden gayrısı.
İşliyor saat,
Kavuşacağız elbet.
Bir nisan ayı çıkıp karşına,
Geldim diyeceğim bırakıpta cezaevini.
İstanbul’un o masalsı akşamlarını,
Kavuşmak şarkıları başlatacak.
O bulutların aksamı, döngüsü,
Sarılınca sana,
Son bulacak.
Bir asi rüzgar estirecek Mikail.
Ben saçlarında öldüğüm günün huzurunu,
Bulmuş olacağım.
Bitecek şiirimiz,
Bitecek hasretimiz,
Geleceğim yanına.